Kapanan Bir Girişimin Analizi ve Neler Öğrenebiliriz?

İnternet dünyasında bir girişimi hayata geçirmek için yapılması gerekenler çok hızlı bir şekilde değişiyor. Bir dönemler, internet üzerinde bir fikiri hayata geçirmek için sadece fikrinizin olması yeterli iken, çok kısa bir süre içerisinde fikir yetersiz gelmeye başlıyor ve fikrin ötesinde bir prototip ürününü geliştirmeniz gerekiyor. Sonra prototip ürün çıkarmanız yetersiz hale geldi ve ürününüzün ilk pazar deneyimini yaşaması, ilk müşterilerine ulaşması ve ilk satışlarını gerçekleştirmiş olması beklenir hale geldi. Günümüzde ise girişimler için yeni bir dönem başlıyor. Artık satılabilir bir ürün sahibi olmak, bir girişimi yeteri kadar başarılı yapmıyor. Bu girişimin büyüme potansiyelini, nasıl büyüyeceği hakkında test edilebilir, ölçeklenebilir yolları bulması gerekiyor.

Everpix internet üzerindeki en başarılı fotoğraf araçlarından bir tanesi. Farklı farklı kaynaklarda birçok fotoğrafımız bulunuyor. Everpix ile tüm fotoğraflarınızı tek bir arayüz üzerinden semantik bir sistem ile yönetebiliyorsunuz. Freemium modeline sahip bir ürün. Yani free olarak kullanılabildiği gibi, premium olarak esktra özelliklerle birlikte kullanılabiliyor. Eski Apple çalışanları tarafından kurulmuş bir girişim ve güçlü bir ekibi var. Birkaç yıl içerisinde geldikleri noktaya bakacak olursak;

– 55,000 toplam üye sayısı,
– 6,900 güncel premium kullanıcı sayısı,
– Aylık 4,99$ yada yıllık 49.99$ kullanım ücreti,
– Ücretsiz paketteki kullanıcıların, paralı pakette dönüşüm oranları %12.4,
– Ürün hakkında yapılan 1000 den fazla yorumda 5 yıldız üzerinden aldığı toplam puan 4.5,
– Ücretsiz kullanıcıların yarısı her hafta tekrar ürünü kullanmak için geri geliyor,
– 1.8 Milyon$ yatırım ve ek olarak alınmış 500,000$ lık tohum yatırımı bulunuyor.
Son kullanıcı için bir ürün geliştirmek, internet girişimleri için zor bir süreçtir. Yapmak istediğiniz ürünün, hedef kitleniz için doğru ürün olduğunu tam olarak anlamanız uzun zaman alabilir. Bunun yanında ürünü yaparken düşünmüş olduğunuz hedef kitleniz ile gerçekteki hedef kitleniz genelde farklı olur. Feedback almak zordur. Gelir modelini satış üzerine oturtmak zordur, sizin çözdüğünüz problemi birçok başka araç ücretsiz olarak çözmektedir.
Everpix’e baktığımız zaman zor bir hedef kitle için bir ürün geliştirdiklerini görüyoruz. Ürünleri için ödeme yapan kullanıcıların olması ve dönüşüm oranlarını baktığımızda ürün/pazar uyumunu (product/market fit) yakaladıklarını görüyoruz. Ekip ve başarılı ürüne rağmen, Everpix’in A serisi yatırımlarını alamadıkları için kapanmaları, internet girişimcileri ve ürün yöneticileri için bu konuyu ciddileştiriyor.
IMG_4594
Everpix güçlü bir teknik ekibe sahip. Ürün teknik anlamda mükemmel olarak çalışıyor. Google gibi büyük rakiplerinde, ücretsiz ve daha kolay çözümler olmasına rağmen, kullanıcıların bu ürünü tercih ettiklerini rakamlarla görüyoruz. Ücretsiz kullanıcıların %50′si her hafta tekrar geliyor. Ürün olarak böyle bir ürünü inşa etmek oldukça zor. Ürün anlamında çoğumuz yapmayı hayal ettiği bir ürün. Fakat buna rağmen bu ürünün kapanmasına sebep olan şey ne?
Evernote’un %6 olan dönüşüm oranı, Everpix için %12 olmasına rağmen yatırımcıların ilgisinin çekmemesinin önemli bir nedeni var. Ürünü büyütmek için fazla beklemeleri. Bir dönem girişimlerin önemli bir problemi olan parasallaştırmayı başarıyla aşan everpix’in en önemli sorunu nasıl büyüyeceklerini ispatlayamamış olmaları. Parasallaştırmayı büyüme ile birleştirmedeği zaman büyük resimde fazla bir anlam ifade etmiyor.

TÜRKİYE İNTERNET SEKTÖRÜ İÇİN BURADAN NELER ÖĞRENEBİLİRİZ?

Dave McClure, GOAP etkinliği için İstanbul’a geldiğinde yaptığı sunuma bu adresten ulaşabilirsiniz. Sunumda teknoloji dünyasında neler değişti bölümü olan 7. sayfasını özellikle incelemenizi tavsiye ediyorum. Dave McClure, ürünü hazırlamak ve pazara sürmek için daha az kaynak(?) gerekirken, online’da daha fazla müşterinin bulunduğunu söylüyor. Yatırımcıların girişimcilerden beklentisi değişiyor. Artık girişimcilerin daha az kaynakla, daha çok sonuca ulaşmasını istiyorlar.
Everpix örneğinde de gördüğümüz gibi artık girişim dünyasında yeni bir dönemde girdik. Bu yeni dönemde girişimcilerin yapması gereken ev ödevleri arttı. Yeni dönemde girişimcilerden beklenenler şu şekilde;
– Başarılı bir ürün yaratmak büyük bir artı değil. Zaten başarılı bir ürün yapıyor olmanız bekleniyor.
– Ürününüzü pazara sunmanız ve ilk müşterilerinizle tanışıyor olmanız büyük bir artı değil. Zaten ürününüzü yapmanız ve pazara sunmanız bekleniyor.
– Ürününüzü nasıl büyüteceğiniz ile ilgili sağlıklı ve güçlü bir çalışma yapmanız artık sizden bekleniyor! “Built it and they will come” dönemi uzun zaman önce bitti. Dijital pazarlama yaparak ilk kullanıcılara ulaşmak mümkün fakat bir girişimin gerçekten büyümesi için dijital pazarlama kesinlikle yeterli ve karlı değil! Ürününüzü test edilebilir ve ölçeklenebilir yollarla nasıl büyüteceğiniz üzerine çalışmalısınız. Bu yeni ödev tamamen “Growth Hacking” ile ilgili.
17 Kasım 2013 tarihinde girisim.co’da yayınlanan yazım.

İsmail Arı – Yüzünü Işığa Dönmeli İnsan

İsmail Arı, tanışma fırsatı bulamadığım için üzüldüğüm biri. Yazılarını, çalışmalarını inceledikçe, kendisini daha önce keşfedememişim olmamdan dolayı üzülüyorum.

İsmail Arı’nın blogunda 8 Mart 2013 tarihinde yayınladığı bir yazısı var. Yazısının başlığı “Yüzünü ışığa dönmeli insan“. Yazının internet sitesinden kaybolması ihtimaline karşı, kendi blogumdan yazıyı paylaşmak istiyorum.

İsmail Arı’nın kaleminden

Farkında olsak da olmasak da birileri gündemimizi; yani bir anlamda o gün düşüneceklerimizi, konuşacaklarımızı, hatta yapacaklarımızı etkiler.

Siyasilerden ya da dünyayı yönlendirdiği iddia edilen potansiyel ailelerden bahsetmiyorum. Yanıbaşınızdakilerden bahsediyorum.

Arkadaşlardan, amirlerden, hocalardan…

Ve kimilerinin savrulmuşluğundan, cehaletinden, yavanlığından…

Hepsi öyle demek yanlış ve de açıkça haksızlık olur.

Aralarında fikirleriyle, eylemleriyle sizin ilginizi çeken, beğendiğiniz kimseler mutlaka vardır. Bunları küçük yıldızlarınız olarak tanımlayalım.

Mesafeler artık çok büyük değil. Bir tık yakınlıkta olan ve her yazısını büyük bir zevkle okuduğunuz, üstüne düşünüp notlar aldığınız, yaptıklarını hayranlıkla takip ettiğiniz kimseler de mutlaka vardır. Bunlara da büyük yıldızlarınız diyelim.

Siz siz olun gündeminize yıldızlarınızı alın ki ışıklarıyla size yol göstersinler.

Diğerlerinin karanlığına takılıp onların problemleriyle uğraşarak güzelim zamanınızı ve enerjinizi heba etmeyin. Aklınızı ve dilinizi onların prangalarına teslim etmeyin.

Yıldızlarınız hem ışık saçarak size yol gösterirler, hem de içinizdeki şevkin kaynağını sıcak tutarlar. Diğerleri ise içinizdeki yaşama sevincini dahi söndürebilir.

Yüzünüzü ışığa dönün ki gölgeler hep arkanızda kalsın.

2013 Biterken Geriye Kalanlar

2013 biterken genel bir değerlendirme yapmak istedim. Değerlendirmemden çıkan ilk noktaları, diğer blogumda paylaştım. Yazımdan bir alıntıyı buradan paylaşmak istedim.

Bir inşaat şirketi olduğunuzu düşünün. Yalı inşa edip, satmayı düşünüyorsunuz. Yalıyı satmak için gerekli talebin olup olmadığını merak ediyorsunuz. Pazar araştırması yapıyorsunuz ve insanların yalıda yaşamak isteyip istemediklerini öğrenmek istiyorsunuz. Sonuçlar elinize geliyor ve %95 oranı ile insanlar yalıda yaşamak istediklerini görüyorsunuz. Harika bir rakam diyorsunuz. İnsanların %95’i yalı almak istediği için inşaat biter bitmez, elinizdeki yalıların peynir ekmek gibi satılacağını düşünüyorsunuz.

Milyarlarca dolarınızı yalı için ayırıyorsunuz, hızla yalılarınızı bitiriyorsunuz. Fakat yalıların satışı gerçekleşmiyor. Sebebi ne olabilir?

Arz’ın gerçek bir arz olarak değerlendirilmesi için satın alma gücünün olması gerekir çünkü. Bugün herkes yalıda yaşamak ister. Fakat bu insanların çok azı yalıda yaşamak için ödemesi gereken paraya sahiptir, bu paraya sahip olan insanlarında önemli bir kısmı yalıda yaşamak için ellerinde parayı yalı için ayırıp ayırmama konusunda ciddi ciddi düşüneceklerdir.

Hepimiz kendimizi geliştirmek, yeni yetenekler kazanmak, hayatta ileri gitmek istiyoruz. Bu isteklerin anlamlı olması, gerçek bir arz olması için yapmamız gereken şey “elimizi taşın altına koymak”

Eğer hayatınızla ilgili, kendinizle ilgili, gitmek istediğiniz yerle ilgili sorumluluk almıyorsanız, risk almıyorsanız, elinizi taşın altına uzatmıyorsanız, aslında ortada gerçek bir arz yok demektir.

Dünyanın en ilkel kurallarından biri arz yoksa talep olmaz. Güzel haberi veriyorum: “insan kendi arz ve talebini kendi yaratabilen bir canlı

Açık İnovasyona Güzel Bir Örnek: Sizinle Tasarlıyoruz

İnsanların süreçlerin içerisinde olduğu kampanyalar şüphesiz çok daha fazla dikkat çekiyor. Konu ile ilgili Merak uyandırmak yada uyandırmamak konulu yazımı buradan okuyabilirsiniz. Aslında değer üreten ve başarılı olan çalışmalar bu şekilde kurgulanan kampanyalardan geliyor. Geçen günlerde gördüğüm ve oldukça beğendiğim Sizinle Tasarlıyoruz kampanyasını incelediğimde yine benzer şeyleri düşündüm. İTÜ web sitesini yenilemek için keyifli bir platform aracılığı ile fikirleri toplayıp, yine insanların fikirleri oylaması ile web sitesinde yapılacak olan değişikliğe karar veriyorlar.

Sizinle TasarlıyoruzKampanyayı detaylı incelemek ve sizde fikrinizi gönderip, fikirleri oylamak için: http://sizinletasarliyoruz.itu.edu.tr/ adresini ziyaret edebilirsiniz.

Bu tarz uygulamanın güçlü yanlarını, işinize kendiniz nasıl uygulayacağınızı düşünüyorsanız “açık inovasyon” kavramı ile ilgili araştırma yapmanızı tavsiye ederim. Bence açık inovasyonun çok güzel bir örneği olmuş.

Nasıl olacak daha önemli soru

Web 3.0 ile ilgili insanlar tahmin yürütmeye, ne olabileceğini anlamaya çalışıyorlar. Basit bir mantık izleyecek olursak Web 2.0 ın olumlu yönlerinin daha artacağı olumsuz yönlerinin ise azaltılması gerekir. Web 2.0 ın en önemli artısı webdeki etkileşimi artırmış olmuş olsaydı. Web 3 çok daha etkileşimli olacaktır. Web 2 nin en büyük eksiği iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayıracak filtre tam gelişmemişti. Web 3 de bu filtre çok daha gelişmiş olacak ve işe yarayacak. Bence şu anda kafa yormamız gereken şey bu nasıl yapılır. Web 3 ile ilgili tahminde bulunarak vakit geçirmek boşuna.

Startup Weekend İstanbul

25 – 27 Mart tarihleri arasında Microsoft Türkiye ofisinde Startup Weekend – İstanbul gerçekleştirildi. Gerçekten çok güzel geçen bir etkinlik oldu. Etkinlik sonrası etkinlikte gözüme çarpan noktaları ben de buradan yazıp paylaşmak istedim.

Özgeğin üniversitesi Rektörü Sayın Erhan hoca açılış konuşmasını yaparken heyecanlı girişimci adaylarına gerçekten çok önemli mesajlar verdi. Girişimciliğin özünü teşkil edecek ve tüm bir girişimciliği kapsayacak kadar bilgi verdi. Özyeğin üniversitesinde 4 yıllık bir girişimcilik bölümü açmak istediklerinden bahsetti sonrasında YÖK’ün buna olmaz dediği ve kendilerinin dünya genelinde 169 tane üniversitede böyle bir eğitim verildi ile ilgili raporu YÖK ilettiklerini ve hala cevap gelmediğinden bahsetti. Bunun dışında girişimciliğin algısal yönüne çok iyi değindi ve çok net bir şekil de girişimcilik para ile yapılmaz denerek yanlış algıya sahip insanları düşünmeye sevk etti. Girişimcilik para için yapılmaz demeden önce salona girişimcilik ne için yapılır dediğinde gelen cevaplar zaten algı düzeyi hakkında bilgi vermek için yeterliydi. Kimisi para demişti kimisi başarı kimisi patron olmak kimiside fark yapmak için. Sanırım bu cevaplar içinden başarıya götürebilecek tek cevap fark yapmak olurdu. Diğerlerinin çok da başarıya götürebilecek kriterler olduğunu düşünmüyorum. Geleceği değiştirmek cevabının salon içerisinden çıkmaması da benim açımdan dikkat çekiciydi. Girişimciye ilham verici perinin hep “geleceği değiştirme” heyecanı olduğunu düşünmüşümdür. Eğitim sistemimizden olacak ki gençlerimizde bırakın dünyayı değiştirmeyi, kendi hayatlarını yaşama enerjileri yok, birileri yaşasa bana yük olmasa deme noktasındalar.

Sonrasında Microsoft Türkiye Genel Müdürü kısa bir konuşma yaparak startup weekend istanbul başlamış oldu. O konuşmadan aklımda kalanlarsa Türkiye’deki yatırım kültürünün çok yanlış olduğu, yatırımcıların şirketlere büyük paralar karşılığında ciddi oranlar aldığı, oysa durumun tam zıttı olması gerektiği, az para ile düşük oranların alınması gerektiği ancak mentörlük anlamında daha çok yardımcı olunması gerektiğini söyledi. İTÜ – Girişimcilik Kulübü olarak arkadaşlarımızla bizim de üzerinde durduğumuz konulardan biri hep buydu.

Bunun dışında kısaca diğer gözüme çarpan şeyler şu şekil de özetleyebilirim. Öncelikle Microsoft Türkiye ofisi gerçekten çok güzeldi ve organizasyon çok güzel organize edilmişti. OzU ekipleri çok ilgiliydiler ve çok başarılı bir iş çıkardılar. Microsoft kısmında ise herşey tıkırında gitti. Yemekler ve hizmet mükemmeldi. İtiraf etmem gerekirse zihnimde Microsoft devrimi yaşadım ve Microsoft’a karşı ciddi anlam da olumlu düşünceler edinmeme sebep oldu. Turkcell bu organizasyonda da yerini almıştı. Daha önceden de girişimciliğe ilgi duymaya başlamıştı Turkcell. Umarım ki girişimci ruhları geliştirmede yardımcı olur. Sunulan projelerin ciddi bir kısmında “sosyal” kelimesi geçiyordu. Bu durumu görünce “www.yemeksepeti.com” ‘un başarısından sonra başlayan “sepet” furyası aklıma gelmişti. Bu “sosyal” olayıda facebook’un bir etkisiydi. Ancak çok net birşey vardı ki sosyal demek bir şeyi sosyal yapmıyordu. Girişimcilik, internete merak duyan birçok insan ordaydı ve ciddi anlamda katılım vardı, medyanın ilgiside yüksekti. Pozitiftv ile birebir canlı yayınlar yapılarak binlerce kişi organizasyona katılmadan organizasyonu takip edebilme fırsatı buldu. Birçok projede başarılı olmak için gerekli şartlar yoktu ve girişimciliğe bakış açısında eksikler vardı. İnsanlar mükemmel fikre odaklanmış durumdaydılar. Oysa iddialı bir girişimci profili çoğu fikrin başarılı olmasını sağlayacaktır. Ekipler hızlı bir şekil de oluşturuldu, bazı projelerde ekip oluşturmada sıkıntılar oldu ancak bunun olması çok olağandı. Fikirleri değerlendirme aşamasında Jüri üyeleri Türkiye’de internet ve girişimcilik adına gerçekten önemli insanlardı. Ancak insanların bu yarışmaya bakış açıları çok değişti. Yarışma sonunda sadece ödüller verildi ve yarışma bitti. Yarışma girişimcilikle ilgili bir yarışmada olsa seçim esnasında tek odak noktası girişimcilik değildi ve zaten yarışma sonucunda da tüm girişimcilere Microsoft – Ankara inovasyon merkezine davet edildi. Klonlama web siteleri hakkında Burak Büyükdemir ile Cem Sertoğlu’nun paneli gerçekten çok faydalıydı. Klonlama web sitelerinin Türkiye’de hak ettikleri değeri bulamadıkları gerçeği konuşuldu. Birçok soru sorulan oturumda tüm sorular detaylıca yanıtlandı. E-Tohum ile Türkiye’de internet girişimciliği hakkında büyük fayda sağlayan Burak Büyükdemir organizasyon süresince Microsoft-Türkiye’deydi ve girişimci adayları ile iletişim halindeydi. Bu da girişimci adayları için büyük şans demekti.

Bu yazım da birçok noktaya değindim. Bundan sonraki yazılarımda gözlemlerimle tek konu üzerinde kısa kısa bloglarımı yazacağım. Bitirmeden önce Microsoft’u , Özyeğin Üniversitesini ve organizasyonda emeği bulunan herkese tekrar bize o ortamı yaşattığı için teşekkür ediyorum. Umarım ki seneye tekrarlanır  bu etkinlik ve ben yine katılırım.